Sunday, March 28, 2010

Sinister

Erkeklerin bile sütyen uzmanı (3. ve 6. dialoglar) kesildiği bir çağda, sütyenler sadece sağlakların arkada bağlayabileceği şekilde ayarlandığı için bunu bile yapabilmekten aciz olan bir solak olarak -önde bağlayıp arkaya çeviriyorum o kadar travmatik bir durum değil ama günlük hayata dair ilginç bir örnek vermek istedim- birazdan bahsedeceğim konuda hep biraz hassas olmuşumdur.

Cennetin sağ, cehennemin sol tarafta olduğu inancından ötürü, bütün tek tanrılı dinlerde sol ele ve solak olmaya en hafifi uğursuz olmak üzere bir sürü sıfat yakıştırılmış. O gün annemin ingilizce kitabında gördüğüm kadarıyla sadece eski Mısır’da ve eski Peru’da inkalılarda solun olumlu çağrışımları varmış. Mısır’da eve sol ayakla girmenin şans getirdiğine inanılıyormuş, Peru’da ise solak olmak toptan şanslı olmak olarak görülüyormuş.

Hala daha karşılaşılabilen bu olumsuzluklar yüzündendir ki bir süre sonra umarsız oluyorsunuz ve solak olan birini gördüğünüzde minik bir gülümseme beliriyor yüzünüzde sanki gizli bir şeyi paylaşıyormuşsunuz gibi. Hatta içlerinden birisi bunu farkettiğini dile getirdiği zaman genelde neye güldüklerini bilmeden gülümser solaklar birbirlerine.

Neyse demek istediğim şu ki haliyle kanıksıyorsun bu durumu bir süre sonra, zamanında solak olanların cadı diye yakıldığını da, insanların (fazla uzağa gitmeyelim, annem) zorla sağlak yapıldığını da... ama o gün bir şey oldu ki kayıtsız kalmam mümkün değildi.

Nereli olduğumu sordular, Türkiye’de önemli olanın babanın kütüğünün nerde olduğu olduğunu bildiğimden, “İstanbul ama babam 20li yaşlarına kadar Adana’da yaşamış” dedim.  Aa Adanalısın o zaman deyip eklediler, geçenlerde de Adana’da at eti yedirildiği ortaya çıkmış... “aman farkında olmadan ne etler yiyoruz kim bilir” dedim.  Adam “evet, hem zaten savaşta aç kalınca atın sağ tarafını yemek mübahmış” dedi.  Benim kan beynime hücum etmeye başladı ama hadi dedim dur dilara sakin ol belki de sandığın gibi değildir. Ve sordum, neden sağ tarafı? Çünkü dedi, dinen sol tarafı yemek günah.

Dilim döndüğünce açıklamaya çalıştım, çocukları da zorla solak yapmamaları gerektiğini, geri dönülmez zeka kaybına yol açtığını (beynin dominant olarak kullanmaya programlandığı tarafı zorla değiştirerek) falan filan, ama bu konuda konuşmaktan hakikaten yoruldum, bir işe yaradığını bilsem her gün tekrarlarım okuduğum bilimsel olarak kanıtlanmış olan bilgileri ama insanlar dediklerimi umursamayıp gülüp geçtikçe şevkim kırılıyor.

Ve eğer atın sadece sağ tarafının yenmesi, cahil insanların dini yanlış yorumlaması değil de gerçekten dinde yer alan bir şeyse, ben sağ taraf günah gerekçesiyle tam 2 kat fazla at öldürmeye yol açan bir dinin mensubu olmaktan utanıyorum. (öteki dinlerde de öyleymiş dedin ya demeyin, adamlar bu dogmaların neredeyse tamamını ortaçağda bırakıp, dönemin adını da boşuna karanlık çağ olarak değiştirmediler)

4 comments:

  1. izledigimiz dizinin repliklerini bulmak icin yaptigimiz google aramasini insani rahatsiz eden bu gibi konular icin de yapmak cok zor olmasa gerek. temiz bilgiye ulasmak biraz ugrastirsa da, biz de bunu yapmayacaksak nasil duzelecek bu efsaneler. Benim bulabildiklerim sunlar: Kutsal kitaplara gore kiyamet gunu insanlar 3 gruba ayrilacak. Cennete gidecek olanlar ASHÂB-I MEYMENE olarak geciyor. Meymene kelimesinin farkli anlamlari var linkten okunabilir. Fakat kimdir bu meymene ashabi dendiginde Kuran'in cevabi suyu sag ile icen, okuzun sag tarafini yiyenler olarak degil, "köle azat eden, yetimi, yoksulu ve aç insanı doyuran, îmân edip sabrı ve merhameti birbirine tavsiye eden kimseler" olarak tanitiliyor. Bu tip yobazliklar yuzunden dini kotulemek, ekonomiden anlamayan kahve adaminin yorumlariyla ekonomi literatirune cemkirmek gibi geliyor bana :) Herneyse, sen "sag" ben selamet! am I "right"? :)

    ReplyDelete
  2. evet haklısın araştırmalıydım, bu kadar derin bir konuya gireceksem böyle yüzeysel bir bakış açısıyla kesip atmamam ya da konuya hiç bulaşmamam gerekirdi. Ama zaten dinin özünde böyle bir şeyle uğraşmayacağına emin olduğum için bu kadar rahat yazdım diyebilirim ve değindiklerim dışında pek de ilgimi çeken bir konu olmadı hiçbir zaman, sadece yurtdışında önyargıyla karşılanmama sebep olan bir etken oldu daha çok. Kuran özünde böyle şeylerle uğraşmasa dahi beni, yanlış yorumlayan insanlar yüzünden maruz kaldığım yaftalar daha çok ilgilendiriyor takdir edersin ki ve belki de soğutuyor... aşağılık kompleksi olsa itiraf ederim ama değil (en azından olmadığını düşünüyorum.) sadece kendimi insanlara açıklamak zorunda kalışım beni rahatsız ediyor. her konuda. evet özel okulda okudum ama çoğunlukla bursluydum, evet kedim var ama cins değil sokak kedisi gibi, örnekler çoğaltılabilir.
    idealizmine şapka çıkarıyorum, o ayrı :)))

    p.s: when nothing goes right, go left! :)

    ReplyDelete
  3. Aciklamak icin ugrasmana gerek yok aslinda, zira asiri uclari ikna etmek zordur. Voltaire aci bir ornek mesela. Adamcagiz olumunden sonra Panthéon'a defnedilip rahat edecegini umarken, Ayasofya misali bir kilise bir anit mezar olan yapida bir donem her gun ayin dinlemek zorunda kalmis olmasi fazlasiyla ironik :) Bilmem kacinci Louis de birakin cezasini ceksin demisti yanilmiyorsam :) Panthéon'un simdilerde solcu mezarligi olarak anilmasi da senin yazinla cakisan ayri bir guzellik

    ReplyDelete
  4. bilmiyordum, hoşuma gitti :) benim geçen sene bu zamanlar her gün Panthéon'un önünden geçiyor oluşum, zira okulum hemen üst paralelindeydi, bence en güzeliydi. Fransa anılarım depreşti, bir sürü bir şey yazdım aslında da işte köle izaura misali mesai saatleriyle buraya aktarmam vaktimi alacak gibi gözüküyor...

    ReplyDelete