Saturday, February 6, 2010

the way we were

the way we were filmi vardır. adam deliler gibi sever o nevi şahsına münhasır kadını. kadın birgün çok kolay bir insanım o yüzden böyle oldu di mi der. kendini kolay mı sanıyorsun? neye kıyasla 100 yıl savaşlarına mı? der adam. ve yıllar sonra büyük bir tutkuyla sevdiği o adamı görür kadın, yanında adamı "yormayan" yeni kız arkadaşıyla. düz saçlıdır o kız... kadın adamın yanına gider, usulca saçını okşar, "your girl is lovely hubbell" der.
her zaman düz saçlıdır o kız... carrie bradshaw da mr. bigin o yeni kızla evleneceğini duyduğunda bu filmi hatırlamadan edemez, dayanamaz gider, adam yanına gelir, your girl is lovely hubbell der, i dont understand der mr. big, you never did der carrie. ve arkasını dönüp yürümeye başlar.
o adamların yaşayıp yaşayabileceği en özel ve en güzel şeydir oysaki bu kadınlarla olan ilişkileri. o ilişkide benliklerini bulacaklardır. siz görürsünüz bunu, o göremez. sessiz bir çığlıkla bağırırsınız bunu ona. anlamayan bakışlarla bakar gözünüzün içine. götürüsünden korkarak getirisini hesaplayamaz ve öylece bırakır gider fırsatı ellerinden. buruk bir gülümseme yerleşir yüzünüze ve arkanızı dönüp yürümeye başlama zamanıdır artık. hayat böyle bir şeydir, bazen sadece seyirci olursunuz.

1 comment: